: BARIŞA ÇAĞRI ::.
Barış gelsin dağlara
Yollar birleşsin haydi
Geçmişten geleceğe
Yıllar birleşin haydi, yıllar birleşin
Bu memleket bizim can ocağımız
Hak'tan başka yoktur varacağımız
Çağımız insanı sevme çağıdır
Kollar birleşin haydi, kollar birleşin
Dinli dinsiz insandır
Boş yere akan kandır
Bu kök bu ağaçtandır
Dallar birleşin haydi, dallar birleşin
Ağrı'nın gölgesi Tekidağ'ında
İzmir'in kuyusu Van bucağında
Bayram olsun bizim elin sağ'ında
Sol'lar birleşin haydi, sol'lar birleşin
Karanlıklar dağılsın
Sabahlara varılsın
Birbirine sarılsın
Kollar birleşin haydi, kollar birleşin
Mahzuni Şerif 'im bizim memleket
Barış mübarektir, barış hareket
İkilikten doğar bunca felaket
Yerde kanlar gördüm, canlar birleşin...
Aşık Mahzuni ŞERİF
BARIŞ KOYUN ÇOCUKLARIN ADINI
Oyunu sever bütün çocuklar
birdirbir, uzun eşek, körebe
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
oyun sözcüğünün halkların dilinde..
(Oyun koyun çocukların adını)
Savaşa karşıdır bütün çocuklar
kışın: kar altında her sabah
tükenip erise de solgun nefesi
yazın: göğsü sırmalı fabrikalarda
çarkları döndürse de yoksul alevi
savaşa karşıdır bütün çocuklar
nice ölümlerden geçmişlerdir
nice rüzgarlar içmişlerdir
gelincik tarlası çocuklar..
(Emek koyun çocukların adını)
Gökyüzünün penceresinden şimdi
bir kuş havalansa
kanat çırpınışlarında
hayatın yağmalanmış sevinci..
- Kuş uçar rüzgar kalır
(Sevinç koyun çocukların adını)
Uzay denizlerinde şimdi
bir balık ağlasa
gözyaşı billurlarında
yüz bin umut kıvılcımı
- Alev uçar nazar kalır ..
(Umut koyun çocukların adını)
Çocuk bahçelerinde şimdi
bir çiçek açsa
hüzün sevince dönüşür
sevinç çiçeğe
- Ölüm uçar çocuklar kalır ..
(Mutluluk koyun çocukların adını)
Barıştan yanadır bütün çocuklar
sabah: kuşatılmış bir toplama kampında
ayrılığın tepsisini okşasa da elleri
akşam: yıldızların mor orağıyla
sessizliği devşirse de yetim öksüz sesi
barıştan yanadır bütün çocuklar
nice çığlık emmişlerdir
nice korku gezmişlerdir
yürekten hisli sevmişlerdir
güvercin harmanı çocuklar ..
(Devrim koyun çocukların adını)
Barışı sever bütün çocuklar
beştaş, saklambaç, elim sende
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
barış sözcüğünün halkların dilinde..
( Barış koyun çocukların adını )
Refik Durbaş ( 1942 - )
AAAA
Bir Süleyman gördüm, hiçbir yanı kımıldamıyor,
Oturmuş bir iskemleye,
Pek de oturmuşluğu yok, iskemle ayaksız.
O nasıl şey, bu adam soyut mu ne?
Baksan bir ilgisi var elleriyle,
Uzamış, uzamış, uzamış doğrusu elleri,
Sevmeye domuzlanıyor gittikçe,
Konuştum, konuşmuyor,
Dürttüm, dürtülmüyor.
Kızdım, bir bıçak salladım karnına,
Aaaa!
Yok yahu, bana mısın demiyor.
Şaşırdım, yokladım kendimi iyice,
Bir çağ mı değiştik sabah sabah ne,
Artık ölüm insanlardan olmuyor...
Edip Cansever
( 1928 - 1986 )
ANNABEL LEE
Senelerce , senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekten başka beni.
O çocuk, ben çocuk, memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi,
Evet! bu yüzden (şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi)
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.
Sevdadan yana , kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.
Ay gelip ışır, hayalin erişir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim,uzanır beklerim
Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim
O azgın sahildeki,
Yattığın yerde seni ...
Edgar Allan Poe
( 1809 - 1849 )
DÜŞÜN İÇİNDE BİR DÜŞ
Alnına konsun bu öpüş!
Ve, şimdi senden ayrılırken,
İtiraf edeyim ki-
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama, umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düş içinde bir düş.
Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
Haykırışları içinde duruyorum:
Ve altın kum taneleri
Tutuyorum avucumda-
Ne kadar az! Ama nasıl da
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine
Ben ağlarken - ben ağlarken!
Ah Tanrım! Daha sıkı
Tutamaz mıyım onları?
Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız
dalgadan?
Bir düşün içinde bir düş mü
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?
Edgar Allan Poe
( 1809 - 1849 )
BİLSEYDEM SONBAHARDA GELECEĞİNİ ..
Bilseydim sonbaharda olacağını bu işin
Yazı bir yana iterdim
Yarı kızgın, yarı gülüşle
Ev kadınlarının sinekleri kovduğu gibi..
Bir yıl içinde buluşacağımızı bilseydim
Ayları yumak yapardım
Ayrı ayrı dolaplara doldurur
Günlerini beklerdim..
Şayet asırlar unutsaydı gelişmeyi
Onları elime dolardım
Parmaklarım durana kadar
Geçmiş günlerin içinde..
Bilseydim ne zaman biteceğini ömrün,
İkimizin ömrünün
Onları bir meyva kabuğu gibi soyar
Tadlarına bakardım...
Emily Dickinson
( 1830 - 1886 )
BU MEMLEKET BİZİM
Her karış toprağında damla damla kanımız..
Her metrede şehidim, feda olsun canımız..
Asyadan Avrupaya, Köprüdür vatanımız..
Karadan akdenize bu memleket bizim..
Bilekler kan içinde, Anadolu kadını..
Nice can feda oldu unutsakta adını..
Vatana candan hasret, bilir vatan tadını..
Baş açık ayak çıplak, Bu memleket bizim..
Irgattır Anadolum halkı dünden bugüne..
Umut yarınlardadır, Peki yarın ne güne..
Ufuklar karanlıkta, aydınlık hangi güne..
Hiç güneş olmasada, bu memleket bizim..
Yaşamak nefes almak, hürlük hiç görülmedi..
Bu halk öyle mazlumki, sen kimsin sorulmadı..
Sema bulut güneş yok, sular hiç durulmadı..
Hep karanlık olsada bu memleket bizim..
Uyanmasın halkımız , aydınlar susturuldu..
Nice yazar şairim, kalemi küstürüldü..
Konuşmak yasak oldu , dilleri kestirildi..
Lal olsada milleti, bu memleket bizim..
Kardeşlik hiç olmadı, dostluk nedir bilinmez..
Takat yok mecal bitik, istesende gülünmez..
Gözler bağlanmış görmez, Hiç bir örnek alınmaz..
Halkı kör olsa bile bu memleket bizim..
Der Orhan artık yazma, Kalemini kırarlar..
İzah şansı tanımaz, neden diye sorarlar..
Kelepce bileğinde, prangaya vururlar..
Yazarı şairi küskün, bu memleket bizim..
Orhan Yıldız.. |