Aşkım Olur musun?
Düşünceler yumağından çıkmayan düşüncelerimle
Her günüm merak içinde, içimde yaşattığım sevdamla
Gitmeyen bakışların sarıyorsa, gece gündüz hayallerimle
Kaçışların bile beni çekiyorsa sana, delice tutkularımla
Sesleniyorum işte, bütün yüreğimle, aşkım olur musun?
Dolandırma sözü başka yerlere, gel sevgime güzelim
Bakışların bakışlarımda kenetlensin, dillensin aşkım
Dile getirsin her anımda, sana olan duygularımı güzelim
Senle olsun, mavilikle dolu dünyam da yaşanan yarınlarım
Duy beni güzelim, bütün yüreğinle aşkım olur musun?
Kızıllığın ötesinde, kızıllık sarmışsa ruhumda
Gözlerin içimde, bir dünya olmuşsa gözlerimde
Finike içimde Finike başka, sen olunca yanımda
Bakışların içimde başka, yüreğime düşen ateşinde
Anla artık, yaşanmıyor günler aşkım, aşksızlığında
Olur musun güzelim, benim aşkım, bütün aşkınla?
Gecelerim, içimdeki isyanı vururken dışıma sevgilerimle
Meydan okuyan yaşanmış yıllarım, yaşanacak günlerimle
Sevdamı boncuk boncuk dizdim yüreğime, gör bakışlarımla
Yol açtım, kapattığın yollarımı gönlüme, yine de seninle
Söyle artık aşkım, olur muyum senin gönlünde de aşkın?
Cengiz Çetik.16.11.2008- Finike
Sen Benim Sevdiğim Gibi, Sevebilir misin Yüreğinden?
Bir okyanusun ortasında kaybolmuş gibiyim senli düşüncelerimde
Sense bir nadide çiçek gibi bozulmadan, uzak kaldın hep yanımda
Yağmur yağıyor yüreğime yağmur, sensiz geçen günlerimde
Gülüşünü gördüğümde, sarıyor sonra sarmaşık gibi, içimde aşkın.
Tatlı bir rüzgârın, siyah saçlarını okşayışı, aklımı alıyor
Duruşundaki her tatlı tebessümün, beni benden, ruhumu çalıyor
Güzel yüzündeki her kıvrım, bir ayın gizemli yüzü gibi içime ışıyor
Kalp atışım değişiyor, nefesim sıklaşıyor, dilim şaşırıyor, dolaşıyor
Karışıyor, senin bakışların arasında konuşmalarım, davranışlarım neden?
Bazen yüreğim, yerinden çıkıp gidecek gibi heyecana kapılıyorum
Ellerini tuttuğumda, gözlerinde kaybolmak beni benden alıyor
Hafif ıslak dudaklarına dokunup, dudaklarımla “ seni seviyorum” diyesim geliyor
Değersiz hissediyorum kendimi, senin olmadığın günler
Şiirlerimde doğan bir güneş gibi yazdıkça seni, tutkularımla bağlanıyorum
İçmeden sarhoş olmuşum, ya içsem ne olur halim, bir bilsen ne olur
Bir bilebilsem, kalbindeki yerimin ne kadar olduğunu, kalem kaşlım, kedigözlüm
Işıltını gözlerinde görünce, gözlerimden kalbime bir ışık doğuyor sanki
Beni sevdiğini söyleyeceğin günü hayal etmek, o anı düşünmek var ya
Her şeye değiyor o an, yaşamın rengi gökkuşağına dönüyor, sanki içimde
Seni görmediğim günlerde içime bir acı saplanıyor, seni arıyorum her köşede
Bir korku sarıyor ruhumu, korkuyorum, korkuyorum… Sensiz yarınlarda yaşamaya.
Kimse sevemez seni benim sevdiğim kadar derinden, şiirler yazamaz yürekten
Sen bile sevemezsin güzelim, benim seni sevdiğim kadar içten
Başkalarıyla seni görmek; yıkıyor, yaralıyor, acıtıyor beni derinden
Kimseyle düşünemiyorum seni, düşünmek istemiyorum, paylaşamıyorum neden?
Küçüğüm, küçük serçem, şiir gözlüm, sonsuz renk dansım, gül yüzlüm benim
Sen benim sevdiğim gibi, sevebilir misin yüreğinden, söyle sevebilir misin derinden?
Cengiz ÇETİK–17.11.08-Finike
Yağmurda hava, ciğerime toprak kokuyor
Sensiz geçen günlerim, zehir gibi geliyor
Yaralı yüreğim, gözlerimle hasret bakıyor
Şubatın ayazında, vurulmaktan zor geliyor
Seni severken, sevilmeden ölmek gülüm.
Ne kadar zormuş, sevilmeden sevmek
Yarınlarda birlikte olmayı düşlemek
Martıların çığlığından acı, çığlık atmak
Seni yakınımda iken, uzakta görmek
Dokunmak isterken, dokunamamak gülüm.
Gecenin kokusunda, senin kokunu aramak
Karanlıkta kedinin gözleri gibi, sana bakmak
Harabeye dönmüş beynimle, sensiz yaşamak
Kaderim mi söyle, sevilmeden seni sevmek
Bir yaz günü, sıcaklığını yaşamadan ölmek gülüm.
Cengiz ÇETİK.11.11.2008-FİNİKE
Doğduğum, büyüdüğüm, koştuğum
Suyunu, ekmeğini, aşını yediğim
Toprağına kurban olduğum, sevdam
Yoluna canımdan can verdiğim, vatanım
Şehit babasının yolunda, şehit olanım
Ey oğul! Ben seni yaşasın, yaşatsın diye
Her karışına, sevgi tohumu eksin diye
Şehit oldum, toprağıma umut olsun diye
Atalarımın kanıyla gelen emanete, sahip çıksın diye
Ne oldu, neler oldu yine böyle, söyle oğul?
Al kanıyla destanlar yazan babam
Sana ne diyeyim, ne söyleyeyim
İçimizde hainler, satılmışlar türedi
Kendi malıymış gibi, parsellemeye cüret edenler çıktı
Üç kuruşa, sırtımızdan bıçaklayanlar oldu
Ey oğul! Tarih boyunca eğilmedi başımız, sen de eğmeyeceksin
Onlar; dünde vardı, bugünde var, yarında olacak
Asla emaneti bırakıp, toprağımızı onlara terk etme
Atalarımızın kanları, destanları; yurdumuzun her yerinde
Biz; geleceğimiz için siper olduk, gerektiğinde sen de olacaksın
Ey vatanımızın yılmaz bekçileri ! Koruyucuları
Toprağını namusu bilen, ölümsüz savaşçıları
Bir gün uğruna öldüğümüz toprakları
Üç kuruşluk insanlar, satarsa parça parça
İşte o gün ölürüz biz, şehitliğimizi helal etmeden…
Cengiz ÇETİK–11.10.2008-Finike
Özlemek Sevmekse, Özlüyorum Seni
Seni sevmek, tutsaklıksa
Tutsağım kalbimle sana
Seni sevmek, şiirlere yazmaksa
Yazıyorum, şiirlerimde seni
Yokluğun, ölüm geliyorsa
Varlığın, yaşamdır bana
Düşsel bir tutkumsun içimde
Tutkularım bağlı, sana yüreğimle
Yaralı kalbimin merhemi sende
Sense, başka yerdesin merheminle
Bense hala, bende kalan gözlerinde
Kalmışım, albatros kuşu gibi sevgimle
Sensiz seni yaşamak
Ne kadar zormuş içimde
Bir bilebilsen
Belki o zaman
Geceler gündüz olur seninle
Gittiğin gün başladı;
Gözlerim seni aramaya
Dilim adını söylemeye
Yüreğim, yokluğunu hissetmeye
Özlemekse seni sevmek, özlüyorum işte
Nasıl dayanacak bilmem
Uzun ayrılıklarına
Alışmak zor gelecek biliyorum
Sensiz, seni yüreğimde yaşatmak
Hayallerin yetmeyecek
Seni isteyecek ruhum, bedeninle
Vazgeçemediğim tutkularımla
Cengiz Çetik–26.01.2009-Finike/Antalya
Ölüm
Kalleşliğin ardından gelen
Canların peşinden koşan
Genci, yaşlısına bakmayan
Haince, ansızın ziyaret eden
Sahte düşlere adını koydu
…………………………ÖLÜM
Bir dönüşümün kandırmacası
Yaşanmışlığın sona ermesi
Bir bitişin hikâyesi
Yazılamayan gidişin
Başlangıcıdır, bir sonun adı
………………………………ÖLÜM
Çözümsüzlüğün çözümü gibi yakalayan
Çaresizliğin, kaçışı gibi ruhu saran
Umudun bitişinde, umut gibi sanılan
Sessizliğe doğru kaçıştır, içte hissedilen
Genci, yaşlısını dinlemeyip alan, adını koydu
………………………………………….....ÖLÜM
Cengiz Çetik-25.01.2009-Finike
AŞAĞIDAKİ ŞİİRİMİ İLYAS ÖĞRETMEN ARKADAŞIMIN ANISINA YAZDIM. SAĞLIĞINDA ŞİİR YAZACAĞIMA SÖZ VERMİŞTİM. OLMADI. ÖLÜMÜ ÜZERİNE YAZMAK VARMIŞ. SAYGILARIMLA...
BUHRANLI BİR ADAMIN GİDİŞİ
Bunalımdan öteye gidiş mi var
Gittiğin yerden dönüş mü var
Sen ne yaptın arkadaşım
Sevdiklerine garezin mi var
Sarmışsa dört bir yanını borç batağın
Gittiğin yerden, hesabını keser mi sanırsın
Buhranlı yerlerde, buhrana sarılıp
Kendine kıyarak, kurtulurum mu sanırsın
Acılarına acı ekleyip, içine atmışsın
Arkadaşlarına hiç mi içini açmazsın
Böyle giderek, kalanları buhrana atarsın
Ölümü bu kadar ucuz mu sanırsın
Düşüncelerin körleşmişse buhran içinde
Geride kalan sevenlerin senin içinde
Gözyaşları getirir mi, gidenleri sanırsın
Ölümü böyle, bize acı gösterirsin
Ölüm sana yakışmadı, zamansız
Sevdiklerini hiç düşünmedin alaysız
Ne de çok derinmiş içindeki buhran
Oradan bakıp gülümsemek, kolay mı sanırsın
Cengiz ÇETİK-25.01.2009-Finike
Gider misin Benimle Buralardan Uzaklara?
Gider misin benimle buralardan uzaklara
Kentin kısır döngü hayatından kaçarak
Betonların olmadığı, gökyüzünün kirlenmediği
Uçsuz bucaksız yeşilliklere doğru koşarak
Yaşar mısın benimle, kucak kucağa sevgimizle?
Gider misin benimle, çılgın düşlerin ötesine
Patikalarda yürüyerek, dağların doruğuna?
Geçmişi unutarak, uzanır mısın çayırlar üzerine?
Buz gibi soğuk su içer misin, akan çeşmelerden?
Kaçalım ister misin, ıssız bir köşeye sevgimizle?
Gidelim ister misin uzaklarda birlikte yaşamaya
Buz gibi dereye girip, sırılsıklam olup, ayılmaya
Gözlerimizle aşkımızı içip, ruhumuzla bütünleşmeye
Duran zamanımızda, bulutlar içinde kaybolmaya
İçimizden dilekler tutarak, yaşayalım mı sevgimizle?
Gidelim mi her şeyi bırakıp, yalnız sevgimizi alarak
Denizin derinliklerine dalarak, balıklar gibi unutarak?
Kekikli yerlerde, kekik kokusunu içimize koklayarak
Gülün dikenine, cırcır böceğinin sesine aldırmayarak
Çam kokulu ormanda, doğayla yaşayalım mı sevgimizle?
Cesaretin, sevgin var mı içinde bunları benimle yaşayacak
Şarkılarını, şiirlerini, gecelerini her şeyini benimle paylaşacak
Sevincin, mutluluğun, rüyaların, aşkın hep benimle birlikte olacak
Bana yazacağın iki satır notun içinde, sevgimizin kokusu kokacak
Hergün büyüyecek, tükenmeyecek aşkla bağlanalım mı tüm sevgimizle?
Cengiz Çetik –Fenike- 14.12.2008
Susuyorum
Susuyorum sana
Aşk ırmağından geçerken
Vereceğin
Bir tutam sevgine
….açacağın kollarına
…….konuşan dillerine
…………..gül gözlerine
Kanayan yüreğimle
Susuyorum
Kana kana…
Susuyorum sana
Konuşan dillerim tat olunca
Gören gözlerim görmeyince
Ellerim, kollarım tutmayınca
Aşkın içime kokmayınca
Susuyorum
Yana yana
Susuyorum sana
Aşkımla
Susuzluğumla
Dillerimle
Her şeyimle susuyorum
….Susuyorum
………Susuyor….
………………Sus…..
…………………………
Cengiz Çetik 19.12.2008- Finike
Elveda Son Sayfamın, Son tümcesi ve Son Noktası…---deneme--
Elveda bir defterimin son sayfası, sana elveda… Bak, koparıyorum bugün senin son sayfanı. İşte kopardım bile. Ne de kolaymış koparmak. Koparırken çıkardığın ses içimi “cız” etti. Bir an ürperdim. Ama yine de kopardım gitti işte. İçimden bir parça da koptu sanki…
Hani günlerce örgü örenlerin ördüğü gibi, içime ördüğüm bağlar var ya. İşte o bağların bazılarını kopardım bugün… Sırtımda olmayan, içimde olan yükleri azalttım bugün; acı çekme pahasına da olsa. Hafifledim bir an, içimdeki düşüncelerin yükü gidince. Rahatladım birden, sanki bir boşlukta uçar gibi. Bir tüyün rüzgârda uçması kadar, özgürlüğü hissettim içimde. Niye, aylarca kendime işkence çektirdim. Bu kadar kolaydı da ben neden kendime eziyet ettim zihnimde. Söyle düşünceli, düşüncesiz beynim; iyiyi kötüyü tartan beynim. Bunu neden tartamadın. Uyuttun, narkozda uyutur gibi. Sevgi defterime; süslü sözcükleri yazdırıp, kandırdın beni.
Hani bazen peşinde koşarsın, gözünde büyüttüğün şeylerin; günler, aylar, yıllarca; sonra ardına dönüp baktığında; bir arpa boyu yol gitmişsin. O zaman neden kendini hırpalıyor, yıpratıyorsun diye, niye kendine sormuyorsun. Hemen aklınıza gelmesin; “bir çubuğa bir hayvanın(adını ben söylemeyeyim, siz yerine ne yazarsanız yazın) çok sevdiği bir yiyeceği bağlarsın, hayvancağız çubuğun ucundakini yakalamak için koştukça koşar. Ama nafile yakalayamaz. Çünkü ona paralel çubukta hareket etmektedir. Sonunda pes eder hayvancağız. Bu seferde adam getirir, o yiyeceği önüne atar. Hayvan, bir yiyeceğe, bir adama bakar; hangisini yesem acaba der gibi.”
Gerçek hayatta da herşey oyun içinde oyunlarla, med-cezir gibi gidiş gelişlerle yaşanır gider. Taa ki biri bu oyundan sıkılıncaya, bıkıncaya kadar… Ve o an, ip birden kopar. İçindeki bağlardan biri sökülür. Çünkü karşılıklı güven yoktur. Karşılıklı saygı yoktur. Art niyetli davranışlar vardır. Ve gün gün erir gider farkında olmadan… Duygular körelir, sevgiler doğduğu gibi ölür. Sanmayın sevgiler ölümsüzdür. Bir sevgi doğar, büyür, gelişir ve yaşar; yaşattığın sürece. Sevgiyi beslemezsen, doğduğu gibi ölür. Bazen yavaş yavaş, bazen de intihar gibi, keskin bir bıçak darbesi gibi, kangrene dönmüş bir yer gibi; kesip atıverirsin. Tabii keserken, yüreğinden de o parçanın acıları yüzüne vurur. İçinde büyüttüğün aşk acısı, seni derinden yıkar bir süre… Sonra herşeyi zaman içine bırakırsın. Bazen yeni bir sevgi doğar. Ve yeniden başlarsın o dönencenin içinde dönmeye. Geçmişten ders almadan, dalıp gidersin yeni hayalinin peşine… Taa ki aynı sayfaya gelip uyanınca, aklın başına gelir. Ama iş işten geçmiş, yine içinde bir derin yara kalmıştır. Ve artık yeryüzünde gerçek aşkların olmadığına inanırsın. Sevgi vardır içinde, ama o ölümsüz aşk yoktur. Sadece olduğuna inanan beyinler vardır. Onlarda olmadığını anladığı an; içte bir deprem yaşar. Bazen artçı şoklarla kendine gelir, bazen de öldürücü şekilde yıkıp gider yaşayanı…
Bugün artık uyanma zamanı. Sabah oldu. Gecenin o ışıklı, aldatıcı, kandırıcı sahte anı yok. Güneş doğmuş ve gerçekler bütün çıplaklığıyla karşında, gizli ve saklı hiçbir şey kalmamış.
Yeni bir defterle, yeni bir sayfaya ve yeni bir güne “merhaba” deme zamanıdır yaşanan.
Bugün, ayların verdiği yorgunluğun bedeli olacak belki de… Belki de kapalı bir gözün açılması. Adı ne olursa olsun yaşananın; bir kararın yaşama uygulanmasıdır hissedilen. Duygusallığın verdiği yıkımlara bir son deme zamanıdır, şu an yaşanan…
Bazen, öyle bir an gelir ki içimizden şu sözcükler sıralanır, dizilir satır aralarına; akıp gelen bir su gibi;
ELVEDA; SON SAYFAMIN, SON TÜMCESİ VE SON NOKTASI ELVEDA…
CENGİZ ÇETİK-13/12/2008